Viruslar zorunlu hücre içi parazitlerdir. Viruslar deriyi, direkt inokülasyon, sistemik enfeksiyon veya iç odaktan lokal yayılım olmak üzere 3 şekilde atake edeler. Dermatolojik olarak, viral hastalıklara genellikle DNA virüsleri sebep olurlar. RNA grubu viruslar ise, genel belirtilerle seyreden hastalıklar yaparlar.
Virüsler, deri hücrelerinde 3 değişik tipte etki gösterebilirler:
1. Sitolitik-sitopatik etki: Bu etkileri yoluyla vezikül-bül oluşumuna sebep olabilirler.
2. Proliferatif etki: Bu etki sonucu, benin doku hiperplazilerine yol açabilirler.
3. Onkojenik etki: Çeşitli malin hastalıkların oluşumuna sebep olabilirler.
Ciltte Kızarıklık Oluşturan Viral Enfeksiyonlar
Genel anlamda çocuklukta görülen, çoğu kızarıklığa neden olan sayısız viral enfeksiyon vardır. Örnekleri şunlardır:
* Kızamık (morbilli)
* Kızamıkçık (rubella)
* Suçiçeği (varicella virüsü)
* Beşinci hastalık (parvovirüsün neden olduğu beşinci hastalık)
* Roseola (tip 6 uçuk virüsünün neden olduğu eritema subitum)
* Pitiryazis rosea (nedeni bilinmiyor fakat tip 6 ve 7 uçuk virüslerinin neden olduğu tahmin ediliyor)
* Ekovirus ve adenovirüs enfeksiyonlar genellikle kızarıklığa üretirler.
* Enfeksiyöz monolükleoz, Epstein-Barr virüsü veya glandüler ateş; kızarıklığa neden olabilir ama eğer amoksisilin veya ampisilin verilirse, kızarıklık neredeyse kaçınılmaz olur)
* Primer HIV en enfeksiyonu (sıklıkla kızarıklıkla ilişkilidir)
Cilt Tutulumuyla Diğer Viral Enfeksiyonlar
El, ayak ve ağız hastalıkları
En çok yaz aylarında küçük çocukları etkileyen el,ayak ve ağız hastalıkları yaygın, hafif şiddetli ve kısa sürelidir. Bu hastalıklar enterovirüs71 nedeniyle oluşabilir olsa da koksaki virüsü A16 da neden olur. Ailenin veya sınıfın pek çok üyesi bundan etkilenebilir. Virüsün kuluçka süresi 3-5 gündür. Enfeksiyon oral ülserlerin eşlik ettiği el ve ayaklarda küçük, yassı blisterlerle tanınıyor. Bunlar bazen acı vericidir, bu yüzden çocuk az az ve isteksiz yemek yerler. Hafif bir ateş olabilir. Bazen küçük çocukların kalçalarında kızarıklık oluşur. Birkaç gün sonra kabarcıklar ve ağız ülserleri yara izi bırakmadan geçer. Sekonder enfeksiyonlar nadir görülür. Ebeveynler ayak ve ağız hastalığı ciddi veteriner sonuçlarını belirterek adıyla ilgili olabilir. Onların uygun bir şekilde (farklı ve tamamen alakasız bir virüs neden olduğunun) bildirilmesi gerekir.
Spesifik Olmayan Viral Kızarıklıklar
Bu bazen viral enfeksiyonlarda görülen yaygın bir eritematöz kızarıklıktır. Bu enfeksiyona ateş, başağrısı ve halsizlik gibi bir viral enfeksiyonun sık görülen belirtileri eşlik eder. Kızarıklık genellikle hızla gelişir. Görünümü değişir ama yaygın olarak eritematöz lekeli isilik şeklini alır.
Crosti-Gianotti sendromu
* Bu, birkaçhafta süren papüler kızarıklığın var olduğu viral enfeksiyonda derinin verdiği bir yanıttır.
* Diğer isimler çocukluk çağının papüloveziküler akrodermatitler, çocukluk çağının papüler akrodermatitler ve akrodermatit papulosainfantumu içerir.
Crosti-Gianotti sendromunun nedenleri:
* Hepatit B virüsü
* Epstein-Barr virüsü
* Koksaki virüsleri
* Ekovirüsler
* Respiratuar sinsityal virüs
Bu virüs 6-12 aylık çocukları etkiler. Yığılım halinde olabilir ve önceki üst solunum yolu enfeksiyonu az bulunur bir durum değildir.
Donuk kırmızı lekelerin profüz akıntısı 3-4 günde geliştirir. Genellikle asimetrik bir desen ilk olarak uyluklarda ve kalçalarda, sonra kolların dışı üzerinde ve en sonunda yüzde görülür.
Lekelerin çapı 5-10 mm kadardır ve renkleri koyu kırmızıdır. Daha sonra sıklıkla, kılcal damarlardaki kan sızıntısı nedeniyle özellikle de bacaklarda, mor rengini alır. Sıvı dolu kabarcıklar haline gelebilir.
Kaposi sarkomu
Virüsün neden olduğu bir malignite olduğu düşünülmektedir. Genellikle HIV enfeksiyonuyla bağlantılı olarak oluşur ve tanı yapılırsa bu aranmalıdır. HIV ile Kaposi Sarkomi daha agresiftir.
Viral enfeksiyonlar ve spor
Spor genel olarak dermatolojik enfeksiyonların bulaşma riskini artırır.
Aşağıda sıralanan sebepler hastalığın bulaşmasına zemin hazırlayabilir:
* Doğrudan cilt-cilt teması olması durumunda (ragbi, güreş gibi temas kurulan sporlarda)
* Aşırı derecede terleme cilt yumuşamasına neden olur ve giriş yeri sağlar.
* Islak alanların paylaşılması ayaktan enfeksiyonu geçirmeye uygundur. Bunlardan kasıt duşlar ve yüzme havuzlarıdır. Diğer doğu dövüş sanatları ve jimnastik gibi judoda da çıplak ama kuru ayaklar virüsün bulaşma riskini azaltır.
Papillomavirüs Enfeksiyonları
Human Papillomavirus (HPV); deri ve mukozalarda benign epitelyal proliferasyonla karakterize, akut belirti veya semptom vermeyen ve yavaş seyirli verruka olarak tanımlanan hastalığa neden olur. Bunlar, farklı lokalizasyonlarda hastalık yaparlar (v. vulgaris, v. plantaris ve v. genitalis gibi). Bazı tipleri ise immünsuprese hastalarda epidermodisplasia verruciformis (EV) gibi klinik tablolara neden olurlar. EV ve genital-mukozal tutulum yapan bazı HPV tipleri, epitelyal malignensi gelişimine yol açabilir. 80'den fazla tipi olan HPV; hasara uğramış epidermisten girerek enfeksiyona yol açar. Travma ve otoinokülasyon diğer bulaşma yollarıdır. HPV un inkubasyon süresi 2-9 ay arasında değişmektedir. HPV, epidermiste bazal tabakanın üzerindeki epitelyal hücreleri enfekte ederek hastalık tablolarını oluşturmaktadır.
Verruka vulgaris (Siğil): Sübjektif semptom vermeyen, deri renginde, üzeri karnabahar görünümünde keratozik vejetasyonla karakterize yuvarlak papüllerle seyir gösterir. Ortalama 5 mm çapında olan lezyonlar, birleşerek geniş plaklar yaparlar. Hastaların büyük çoğunluğu 5-20 yaş arasındadır. Verrüler sıklıkla el içi ve el parmaklarına lokalize olur. Saçlı deride, yanak ve göz çevresinde hafif uzun ve fırçamsı görünüm (v. filiformis) alırlar. Tırnak çevresi (periungual) yerleşimi, ragatlara bağlı hassasiyet ve tırnakta şekil bozukluğuna neden olabilir.
Lezyonların gelişimi, haftalar veya aylarca sürer. Genellikle önce tek büyük bir papül (ana siğil), ardından çok sayıda yeni verrüler ortaya çıkar. Verrü yüzeyinde tromboze, dilate kapillerlerin neden olduğu siyah noktacıklar önemli bir tanı kriteridir. Verrü, hastaların yarısında bir yıl içinde, 2/3'ünde ise 2 yıl içinde kendiliğinden iyileşirler. Verrüler epidermise lokalize olduklarından iyileştiklerinde skatris bırakmazlar.
Verruka plantaris: Ayak tabanında her yerde gelişebilirler ancak, midmetatarsal bölge en sık yerleştikleri alandır. Verrüköz papülün çevresinde sert boynuzumsu bir halka gelişir. Bazen, çok sayıda verrü bir araya gelip tek plak halinde (mozaik wart) görülürler. Normal dermatoglifikler bozulmuştur. Yandan sıkılınca fazla ağrı olur. Çocuklarda %30-35’i spontan olarak iyileşirken, yetişkinlerde yıllarca sürer. Kallus (nasır) ile karışır. Kallusta deri çizgileri bozulmamıştır, tromboze kapillerler görülmez, üstten bastırmakla daha fazla ağrı hissedilir.
Verrüka filiformis: Yüz ve boyunda az veya çok sayıda, deri renginde, küçük ipliksi çıkıntılar şeklinde görülür. Özellikle erkeklerde sık görülür.
Verruka genitalis (Kondiloma aküminatum): Veneryal bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Batı ülkelerinde, erişkin yaş grubunun yaklaşık yarısında saptanmıştır. Enfeksiyon bazen subklinik veya latent halde olabilir. Hastalık, her iki cinste anogenital bölgede yassı hücreli karsinomaya neden olabilmektedir. Ayrıca, kadınlarda servikal displaziriskini oldukça arttırmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde son derece yaygın bir virüs olan HPV ile tüm dünyada 630 milyon enfekte kişi bulunduğu kabul edilmektedir. Ülkemizde 2007 yılında yayınlanan, 1353 kadın taranarak yapılan bir çalışmada katılımcıların %20’sinde HPV virüsü saptanmış olup, %0.7’sinde ise HPV’nin neden olduğu preinvaziv servikal lezyonlar tespit edilmiştir. Türkiye servikal HPV kolonizasyonu sıklığı %2.1 olarak belirtilmektedir. Çapları 2-5 mm civarında ve yükseklikleri-oldukça değişken, çok sayıda lobüle papüller (kondilomata) şeklinde ortaya çıkarlar. Erkeklerde penis ve perianal bölgede, kadınlarda ise vulva, serviks, perine ve anüs çevresinde daha sık gözlenir. Perianal bölge, inguinal kıvrımlar ve vulvada papüller birleşir ve büyüyerek karnabahar görünümü alırlar. Vejetatif yapıların arasında pürülan materyal birikimine bağlı kötü koku oluşabilir. Vejetatif papüller, ince bir tabana sahiptirler (saplıdırlar). Kondiloma aküminata, büyük boyutlara ulaşırsa verrüköz karsinoma (Buschke-Lövvenstein tümörü) adını alır. Tedavi: Hastalığın lokalizasyonu ve yaygınlığına bağlıdır. Hastalık tedavilere dirençli olup, sık nüks gösterir. Bu nedenle bazı tedaviler kombine olarak uygulanmaktadır. Kriyoterapi, elektrokoterizasyon, lazer ve cerrahi küretaj veya eksizyon yapılabilir. Topikal imikimod veya intralezyoner interferon bu tedavilere destek amacıyla kullanılmaktadır.
Fokal Epitelyal Hiperplazi
Fokal epitelyal hiperplazi (FEH), human papilloma virüsün (HPV) sebep olduğu nadir görülen bir hastalıktır. Hastalıkta ağız içinde mukoza renginde veya daha beyaz renkte küçük papüller veya nodüller görülür. FEH ile ilişkili lezyonlar genellikle asemptomatiktir, bazı durumlarda ağrılı ve kozmetik endişelere neden olabilir. Hastalıkta spontan regresyon veya ilerleme görülebilir. Tedavi seçenekleri arasında lokalize lezyonlar için elektrokoterizasyon, kriyoterapi, cerrahi eksizyon ve lazer yer alırken yaygın tutulum görülen vakalarda topikal interferon-β, imikimod retinoidler ve interferon-α2b gibi sistemik tedaviler ile başarılı sonuçlar elde edildiği bildirilmiştir.
Verruka plana (V.P. juvenil): Sıklıkla çocuklarda ve genç erişkinlerde görülmektedir. Sübjektif belirti vermeyen hastalık, çoğunlukla yüze, daha az olarak el ve ön kola yerleşim gösterir. Deriden hafif kabarık, üzeri düz, çoğunlukla yuvarlak, bazen çok köşeli, toplu iğne başı ile mercimek büyüklüğünde, deri renginde veya gri-sarı renkte papüllerdir. Otoinokülasyon ile yayılan papüller, genellikle çok sayıdadırlar ve irritasyonla yayılma (Koebner fenomeni pozitif) eğilimi gösterirler.
Epidermodisplazia Verrüsiformis: Otozomal resesif geçişli, yaygın, inatçı bir HPV infeksiyonudur. Özellikle HPV tip 5 ve 8 tarafından oluşturulur. Verruka plana veya pitriazis versikolora benzeyen sayısız papül ve plakların kombinasyonu şeklindedir. Yüz, gövde ve ekstremitelere çocukluk çağında hızla yayılır. Güneşe açık yerlerde SCC gelişebilir.
Bowenoid Papülozis
Genital cilt lezyonları, perine, perianal bölge veya uyluk ile kendini eritemli yamalar, papüller veya plaklar ve ilerlemeden tecelli insan papilloma virüsü, neden bir cinsel yolla bulaşan hastalık. Bowenoid papulozu içine alır kanser öncesi deri durum anlamına gelir. Tanı bovenoidogo papülozis klinik tablo, sifiliz insan papilloma virüsü negatif serolojik testler, histolojik inceleme sonuçlarının PCR tespiti dayanmaktadır. Tedavi Bowenoid papüloz antiviral tedavi ve lazer, elektrokoagülasyon, eksizyon veya cryodestruction cilt hücrelerinin kaldırılması toplam yürütmektir.
Herpes Simpleks Virüs Enfeksiyonları
HSV dünyada en sık enfeksiyon yapan viruslardan birisidir. HSV’lerin tip 1 (HSV-1) ve tip 2 (HSV-2) olmak üzere iki ayrı tipi vardır. En sık görülen (toplumun %85' i) HSV-1 enfeksiyonu, genital bölge dışındaki deri ve mukozalarda hastalığa neden olur. HSV-2 ise genital ve anal bölge mukoza ve derisinde hastalık yapar. Ancak % 10-20 civarında değişen oranlarda bölgeye göre farklı HSV tipiyle enfeksiyon gelişmektedir. Enfeksiyonu yakın kişisel temas sonucu bulaşır. Virus partikülleri müköz membranlardan veya travmatize epitelden yeni konağa geçer. Primer enfeksiyon genellikle çocuklarda olur. Bu bulaşmadansonra ya klinik bir enfeksiyon tablosu ortaya çıkar (%1), ya da subklinik bir enfeksiyon söz konusudur (%99). Subklinik enfeksiyon belirtisi serumda bulunan antikorlardır. “Primer herpes simpleks enfeksiyonu”ndan sonra o kişi taşıyıcı konumuna geçer. Taşıyıcılarda virus, arka kök ganglionlarında latent olarak kalır. Zaman zaman reaktive olarak, periferik sinir yolu ile giriş yerinin derisine gelir ve nükslere neden olur. Nüksler, klinik belirti vermedikleri zaman bile (dudak herpesi bulunan kimsede salyanın bulaşıcılığı gibi) bulaşıcı olabilmektedir.
Tetikleyici faktörler: Emosyonel stresler, fiziksel travma, güneş yanıkları, fokal enfeksiyonlar, menstrüasyon, malign hastalıklar, ateş ve sistemik enfeksiyonlar vb. Herpes simpleks enfeksiyonları, kişinin daha önce virusla temas edip etmemesine göre Primer ve rekürren olmak üzere ikiye ayrılır.
Primer Gingivostomatit: Primer HSV enfeksiyonlarının en sık görülen şeklidir. En çok 1-5 yaş arası çocuklarda görülür. Halsizlik ve ateşli bir prodromal dönemi, ağız içinde ve dudaklarda lezyonların ortaya çıkışı izler. Başlangıçta üzüm salkımı gibi gruplar yapan vezikül halindeki lezyonlar, hızla aftöz elemanlar haline dönerler. Yaygın ağrılı erozyonlar ağızda sulanma, kötü koku, ateş, genel durum bozukluğu ve bölgesel adenopati ile birlikte seyreder. Küçük çocuklarda dehidratasyon görülebilir. Posterior farinksin ülseratif ve eksudatif lezyonları farenjite neden olabilir. Primer HSV enfeksiyonu tanısı konulanlarda sistemik antiviral tedavi yapılmalıdır. Tedavi edilmeyenlerde genellikle 1-2 haftada kendiliğinden düzelir, nadiren 2-6 haftaya kadar uzayabilir.
Primer Herpes Genitalis: Çoğunlukla HSV-2’ye (%70-90) bağlı gelişen bir enfeksiyondur. Önceden geçirilen HSV-1 enfeksiyonu, HSV-2’ enfeksiyonuna karşı kısmen koruyucudur. Primer genital herpes sıklıkla cinsel yolla bulaşır. Temastan 3-14 gün sonra ortaya çıkan veziküller kısa sürede püstüle döner ve daha sonra birleşerek girintili çıkıntılı erozyon veülserlere dönüşür. Grup halinde veziküller ve erozyonlar vajina, rektum veya penisde görülür, 7-14 (ort 8 gün) gün boyunca yeni lezyonlar gelişimini sürdürebilir. Hastalarda lezyonlar bilateral ve yaygın, ateş, halsizlik, bilateral ağrılı lenfadenopati bulunur. Ayrıca kadınlarda vaginal ağrı ve dizüri, erkeklerde penisde yanma, sızı, üretral akıntı, anüsde lezyon varsa şiddetli proktitit görülebilir. Enfeksiyon 3 hafta veya daha uzun sürebilir. Skar bırakmaz. Enfeksiyon sonrası virüs sakral kök gangliyonlarında latent halde kalır. HSV-IgM enfeksiyondan 2-4 hafta sonra pozitifleşir. Gebeliğin 3.tm’da ortaya çıkan enfeksiyon fetüs için risklidir. İntrauterin veya doğum esnasında bulaş riski olduğundan sistemik tedavi verilmelidir. Asiklovir 1g/gün, valasiklovir 1g/gün ve famsiklovir 500mg/gün verilir. Gebelerde aisklovir İV verilmesi tercih edilir.
Herpetik Dolama (parmakların herpetik infeksiyonu, herpetik whitlow): HSV-1 ve HSV-2 virüslarına bağlı gelişen, primer veya rekürren olabilen enfeksiyındur. Parmak emen çocuklarda, tırnak yeme alışkanlığı olan yetişkinlerde, eldiven kullanım alışkanlığı olmayan, ağız içi ve çevresiyle uğraşan diş hekimleri, diğer dental ve medikal personelde sık görülür. Parmak uçları ve tırnak yanlarındaki küçük sıyrıklardan virüsün girmesiyle ortaya çıkan, oldukça ağrılı bir tablodur. Tırnak çevresinde, eritemli ve ödemli zeminde grup yapmış derin yerleşimli, küçük veziküllerle karakterizedir. Kendiliğinden iyleşebilir. Akut evrede oral asiklovir 1g/gün 5-7 gün verilebilir.
Rekürrent Oral-Labial Herpes Simpleks: En sık görülen formdur. Primer enfeksiyondan sonra HSV-1 trigeminal gangliyon, daha nadiren de inferior ve süperior gangliyona gierek burada latent halde kalır. Tetikleyici faktörlerle zaman zaman aktive olarak replikasyona uğrar ve aksonlarla deriye ve mukozalara gelerek yeni lezyonlara yol açar. Dudak köşelerinde kaşıntı, yanma, batma ile birlikte eritemli zeminde gruplaşmış veziküller halinde ortaya çıkar. Önce berrak olan veziküller zamanla bulanıklaşır ve 4-5 günde krutlanır. Bölgesel lenf bezleri şiş ve ağrılı olabilir. Sekonder enfeksiyon gelişmemiş lezyonlar 7 gün içinde iz bırakmadan iyileşir ve yerlerinde hafif kırmızı bir makül bırakırlar. Latent virüslere etkili bir tedavi yoktur. Herpes labialisin en sık tetikleyici faktörü UV özellikle de UVB’dir.
Rekürrent Herpes Genitalis: Spontan olarak veya tetikleyici faktörlerin etkisi sakral gangliyonlarda latent halde olan virüsün relike olması sonucu ortaya çıkar. Olguların çoğunda etken HSV-2’dir. Ancak cinsel ilşki öyküsü olmayan ve çocuklarda oluşna lezyonlarda etken HSV-1 olabilir. Yanma, kaşıntı veya batma gibi prodromal belirtiler ile başlar. Genellikle 24 saat içinde kırmızı papüler lezyonlar görülür ve eritemli zeminde berrak eksuda ile dolu veziküllere dönüşürler. Genital bölgenin özelliğinden dolayı hızla erode olurlar ve geriye girintili-çıkıntılı kenarlı sulantılı, kaşıntılı bir erozyon kalır. Küçük vezikül grupları veya yüzeyel ülserler şeklinde, erkekte glans veya penis şaftında, kadında labia, vajina veya servikste görülürler. Yılda ortalama 3-4 defa tekrarlar. Sekonder olarak enfekte değilse 7 günde spontan olarak iyileşir. Hastaların çoğunda deri ve uyluklarda ağrı yakınması olabilir.
Cinsel yolla bulaşan bir hastalığı olanda 2. Bir hastalığın olma olasılığı artığından bu hastalarda sifiliz ve AİDS testleri istenmelidir. Rekürren genital herpes enfeksiyonunun aktif lezyon yokkende subklinik viral atılım( asemptomatik viral shedding) yolu ile bulaşıcı olabileceği unutulmamalıdır. Topikal antivirallerin etkisi sınırlıdır. Yılda 6 veya daha fazla atağı olan, immünsupresyonu olan veya emosyonel stresi yoğun olanlarda süpresif tedavi önerilir.
Rekürrent Lumbo-Sakral Herpes Simpleks: Genital lezyon olmaksızın, tetikleyici faktörlerin etkisiyle lumbosakral bölgede (bel, kalçalar) unilateral yerleşimli, gruplaşmış veziküllerle karakterizedir. Siyatalji benzeri ağrıys yol açması nedeniyle zona sanılabilir. Tedavi benzerdir.
Ekzema Herpetikum (Kaposi’nin Variselliform Erupsiyonu): Herpes virusünün yaptığı yaygın ve ağır bir deri enfeksiyonudur. Özellikle atopik dermatit olmak üzere Darier hastalığı,iktiyozis vulgaris, pemfigus foliaseus gibi keratinizasyon bozukluğu bulunanlarda ortaya çıkar. Hastalar genellikle çocuktur. Özellikle ekzematöz alanlarda grup halinde umblike veziküller belirir. 5-10 gün içinde jeneralize olabilen tabloda ateş, halsizlik, lenfadenopati vardır. Veziküllerin çoğu hemorajiktir. Birleşen veziküllerin açılmasıyla geniş ülsere alanlar ortaya çıkar. Lezyonlar en çok yüz, boyun ve gövdeyi tutar. Enfeksiyon sistematize olup ensefalit gibi tablolara yol açabilir..2-6 hafta arasında iyileşen hastalıkta mortalite %10-50 arasında görülür. Ölüm nedeni viremi ve ciddi sekonder enfeksiyondur.
Eritema Multiforme
Eritema multiforme; çeşitli uyaranlarla (viral ve/veya bakteriyal enfeksiyöz hastalıklar, ilaçlar gibi) deri ve mukozalarda ani olarak gelişen ve tekrar etme eğilimi gösteren bir deri hastalığıdır.
Nasıl tedavi edilir?
Hastalığın tedavisi, hastalığın şiddetine göre değişiklik gösterebilir. Hastanın klinik durumuna göre yatarak veya ayaktan tedavi önerilebilir. Tedavideki en önemli basamaklardan biri hastalığın gelişimine zemin hazırlayan sebep saptanabilmişse (enfeksiyon ve/veya ilaç) sebebin ortadan kaldırılmasıdır. Doktorunuz şikayetlerinizin durumuna göre size tedavi önerisinde bulunacaktır. Doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayınız.
Tedavi esnasında ve sonrasında nelere dikkat edilmelidir?
Hastalığın gelişiminde bir ilaç suçlu bulunmuş ise etken olan ilaç kişi tarafından asla bir daha kullanılmamalıdır. Hastalığın tekrarlayabileceği unutulmamalıdır.
Su Çiçeği
Su Çiçeği, tıpta variceella zoster denilen virüsün sebep olduğu vücutta küçük kırmızı kabarcıklar şeklinde ortaya çıkan yorgunluk, halsizlik ve ateş ile kendini gösteren bulaşıcı bir hastalıktır. Bu kırmızı kabarcıklar ilk olarak yüzde veya gövdede ortaya çıkar ve çoğunlukla çocuklarda görülür.
Su Çiçeği Nasıl Oluşur?
Varisella zoster adı verilen bu virüs havada 1-2 saat canlı kalabilen ve hızla çoğalabilen bir virüstür. Hasta olan kişinin öksürmesi ya da hapşırmasıyla havaya yayılan bu virüs diğer kişilerin bu havayı solumasıyla bulaşmış olur. Bu virüsün diğer bireye bulaşması ile birlikte ilk 4 gün içinde bulaşan virüs üst solunum yoluyla lenf bezlerine yerleşir ve burada çoğalmaya başlar. 7. günde başta karaciğer ve dalak olmak üzere diğer organlara da yayılarak çoğalmaya devam eder. 14. günde hastada baş ağrısı, ateş, karın ağrısı ve halsizlik gibi belirtilerle vücudunda kırmızı kabarcıklar ortaya çıkmaya başlar.
Su Çiçeği Tedavisi
Eğer su çiçeği geçiren kişinin bağışıklık sistemi normal olarak çalışıyorsa kaşıntı ve bu bakterinin neden olacağı enfeksiyonu önlemek için bir tedavi uygulanır. Kaşıntı az olursa losyon şeklinde eğer fazla ise hap şeklinde tedavi başlatılır. Bunun yanında temizlik kurallarına dikkat edilmelidir, eller daha sık yıkanmalı tırnak uzatılmamalıdır. Eğer ateş yüksekliği de görülürse ateş düşürücü ilaçta kullanılmalıdır.
Herpes Zoster (Zona zoster)
Etken Herpesvirus grubundan Varicella-zoster virus (VZV)'tur. Nörotrop ve dermatrop olan bu virus çocuk yaşlarda bulaşıp ömür boyu vücutta kalır. Primer infeksiyon suçiçeğidir. Suçiçeği iyileşince viruslar medulla spinaliste arka kökteki spinal ganglionlara yerleşirler. Çocuk su çiçeği geçirirken hangi dermatomda çok sayıda lezyon (aynı zamanda virus) varsa o spinal ganglionda en çok virus yerleşir ve ileride yalnızca en çok virus taşıyan gangliyon aktive olur. Primer enfeksiyon olan su çiçeğinin seyri sırasında viruslar,deri ve mukozalardaki sinir uçlarından girerek duyu ganglionlarına ulaşırlar. Gangliyonlarda(trigeminal veya arka kök gangliyonları) latent halde saklı kalan viruslar, lokal travma ve vücut direncinin azalmasına bağlı olarak reaktive olurlar ve duyu sinirleri yoluyla deriye ulaşırlar. Zonada önce, tutulan dermatoma uyan bölgede, yüzeyel kaşıntı ile bıçak saplanırcasına şiddetli ağrı arasında değişen sübjektif semptomlar olabilir. Bu ağrılar bazen enfarktüs, plörezi ve renal kolik olarak değerlendirilebilir. Bu semptomlara yanma, batma, hassasiyet ve hiperestezi eşlik edebilir. Sübjektif belirtiler gençlerde daha hafif olarak gözlenir. İlk deri belirtileri, dermatoma uyan bölgede, eritemli zemin üzerinde gruplar halinde, toplu iğne başı büyüklüğünde papüllerdir. Bu papüller 24 saatte veziküle döner. Veziküler lezyonlar canlı virüs içerir. İki-üç gün içinde püstüle dönüşür ve yine iki-üç gün içinde ortası göbeklerime gösterir. Daha sonra kurumaya başlar ve 7-10 gün içinde üzerinde krut gelişir. Bir hafta içinde dermatom boyunca ayrı odaklar halinde yeni lezyonlar gelişebilir. Aynı gruptaki lezyonların görünümleri, diğer gruptaki lezyonlardan farklılık gösterir.
Deri belirtileri, şiddetli durumlarda, hemorajik ve gangrene olabilir. Bölgesel lenf bezleri genellikle ağrılı olarak şişmiştir. Deri belirtileri, sekonder enfeksiyona uğramazsa, 2-4 hafta içinde iz bırakmadan iyi olur. Yaşlılarda, bu süre 6 haftadan uzun olabilir. Zona zoster, bağışıklık bırakması nedeniyle bir kez geçirilir. Genellikle tek taraflı olan hastalık, ancak immunsupresyon durumunda çift taraflı veya jeneralize olabilir. En sık görülen lokalizasyonuinterkostal bölge olup olguların çoğu T3-L2 arası spinal sinirlerin inerve ettiği dermatomlarda görülür. Oftalmik zosterde oküler tutulum olabilir. Trigeminal sinirin tutulumu ve fasiyal paralizi ile giden özel tabloya Ramsay-Hunt sendromu denilir. Zona nadiren deri lezyonu yapmaksızın sadece dermatomal ağrı ile seyredebilir.
Oftalmik Zoster (Göz Tutuluşu Zona): Trigeminal sinirin (5. kafatası siniri) olarak bilinen sinirin 3 dalı vardır: göz çevresi, alın ve burun boyunca uzanan 1. bölge (oftalmik); burnun alt kısmı, yanaklar, üst dişler, damak ve üst çene boyunca uzanan 2. bölge (maksiler); alt çene, alt diş ve alt dudak boyunca uzanan 3. bölge (mandibular). Oftalmik zosterde trigeminal sinirin birinci dalının tutulmuştur. Bu da alın ve göz kapaklarında lezyonların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Göz kapağında ödem gözlenebilir ve zona lezyonları ağrılı ve kanamalı olma eğilimindedir. Oftalmologlarca da izlenmelidir çünkü steroid kullanımı söz konusu olabilir.
Oral Zoster (oral zona): Trigeminal sinirin 2. ve 3. dalları (burnun alt kısmı, yanaklar, dişler, damak, çene, dudaklar) tutulduğunda, oral mukozada, sert damak, maksilla, dil, mandibulada zona lezyonları ortaya çıkabilmektedir. Tipik olarak mukozada çevresi eritemli yapılar gözlenir.
Kranial Zoster (kranial zona): Baş ve boyunu etkileyen sinirlerin tutulumu söz konusudur. Kranial zosterde; baş-boyun ağrısı, lenfadenopati ve eritemli zeminde içi su dolu kabarcıklar (veziküller) gözlenebilir.
Otik Zoster (ramsey-hunt sendromu): Dış kulak yolundaki sinirlerin tutulumu ile ortaya çıkmaktadır. Otik zoster genellikle; çınlama ve baş dönmesinin eşlik edebildiği tek taraflı kulak ağrısı ile başlar. Dilin ön 2/3’lük bölümünde tat duyusu kaybı olabilir. Kulak ağrısı ve yüz felci gelişebilir.
El-ayak-ağız Hastalığı
El-ayak-ağız hastalığına bazı tip Coxsackievirus'lar neden olurlar. Çocuklarda daha sık görülür ve bulaşıcılığı yüksektir. Solunum yolu ile bulaşır. Kısa süren hafif prodromal dönemden sonra lezyonlar önce ağızda başlar. Daha sonrada el ve ayak lezyonları ortaya çıkar. Elemanter lezyon eritemli zemin üzerine yerleşmiş oval veziküldür. Ayak tabanı, avuç içi ve ağza yerleşir. Ağızdaki veziküller patlar ve erozyon ortaya çıkar. Klinik olarak bu erozyonlar aft gibi görünürler. Tedavi gerekmez, kendiliğinden iz bırakmadan 7-10 gün içinde iyileşir.
Molluskum Kontagiyozum: Etken poxvirus grubundan bir DNA virüsü olan molluscum contagiosum virüs (MCV)' tur. Sıklıkla çocuklarda görülen hastalıkta bulaşma, direk deri teması ile olmaktadır. Erişkinlerde bulaşma, çoğunlukla cinsel ilişki yoluyla olur. Ortası göbekli papüllerle karakterize, deri ve mukozaların benign viral bir hastalığıdır. Yüz, göz çevresi, genital bölge ve gövde en sık gözlenen lokalizasyondur. Lezyonlar, 3-5 mm çapında papüller olarak başlar. Papüller nadiren 3 cm çapa (dev) ulaşabilir. Parlak, açık-renkte, yarım küre şeklinde ve tek tek olan papüllerin en önemli özelliği ortalarının çökük (göbekli) olmasıdır. Papüller pens ile sıkıldıklarında ortalarından peynirimsi oluşumun (grain) çıktığı görülür. İrrite edilen lezyonlar sekonder bakteriyel enfeksiyona uğrayabilir ve görüntüleri" değişebilir. Göz çevresine yerleştiği zaman, konjonktivit ve keratit gelişebilir. Traş veya kaşıntıyla yayılım gösterir. Hastalık bağışıklık bırakmaz. Lezyon, 6 aydan sonra kendiliğinden gerileme eğilimindendir. Küçük ve çok sayıda lezyon varlığında; verruka vulgaris, verruka plana juvenil ve liken planus ile karışabilir. Dev lezyonlarda, keratoakantoma ve bazal hücreli karsinoma ile ayıncı tanı yapılmalıdır.
Tedavi: Papüller, topikal anestesi (EMLA) sonrasında, pens ile koparılır ve iyot solüsyonu uygulanır. Koterizasyon ve kriyoterapi diğer tedavi yöntemleridir. İnkubasyon süresi 2-7 hafta arasında değiştiğinden hastalar; tedaviden sonra yeni lezyon çıkışı açısından izlenmelidir.
Orf ve Sağmaç Nodülü: Etkenler, parapoxvirus grubundan orf virüs ve pseudocowpox virüstür. Ektima kontagiozum olarak da bilinen orf, özellikle ağız ve çevresi enfekte koyun ve keçilerden bulaşır. Bu hayvanların kesimi ile uğraşanlarda sık görülür. Sağmaç nodülü iseineklerin memelerinden bulaşan bir hastalıktır. Her iki hastalığı, klinik olarak ayırmak oldukça güçtür. Her iki hastalık çoğunlukla el ve parmaklarda görülür. Virüs, derideki bir sıyrıktan girer ve ortalama bir hafta sonra, giriş yerinde ilk belirti ortaya çıkar. Lezyon; 4-6 hafta içinde minimal bir skarla kendiliğinden iyileşir. Her lezyon, farklı 6 dönem şeklinde seyir gösterir. Eritemli bir makül şeklinde başlayıp hızla papüle dönüşür. Daha sonra, hedef lezyon olarak tanımlanan, ortası kırmızı, çevresi soluk papülovezikül gelişir. Hızla Sulantılı ve erode bir görünüm alır ve üzerindeki kıllar dökülür. Tamir aşamasında, kururken yüzeyinde siyah noktalar oluşur. Nodül üzerinde papillomatöz yapılar gelişir. Son aşamada, lezyon düzleşir, üzeri krutla kaplanır ve iyileşir. Hafif şişlik, ateş ve ağrı her iki tabloya eşlik eder. Lenfadenopati her iki tabloda vardır ancak, sağmaç nodülünde daha şiddetlidir. Tedavileri semptomatiktir.
Gianotti-Crosti Sendromu
Gianotti-Crosti sendromu, çocukluk çağının papüler akrodermatiti olarak da adlandırılır, ilk olarak 1955’de Gianotti, 1956’da da Gianotti ve Crosti tarafından tanımlanmıştır. GCS yüz, kalça ve ekstremitelerde belirgin olmak üzere papüler veya papüloveziküler lezyonlarla karakterizedir. İlk olarak hepatit B virüsü GCS ile ilişkilendirilmiştir. Fakat sonra çok farklı viral infeksiyonlardan EBV, CMV, coxsackievirus, HIV ve parainluenza virus ile birliktelik bu sendromda rapor edilmiştir.
Kızamık Hastalığı
Kızamık hastalığı, Morbilli dediğimiz özel bir virüs ile meydana gelen, çocuklarda görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Solunum yolu ve hasta ile doğrudan temas ile bulaşan kızamık bulaşıcı özelliği ile dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır. Çoğunlukla kış aylarında görülen kızamık ortalama 3-10 yaşları arasında çocuklarda görülmektedir. Yetişkinlerde de görülen kızamık daha sık çocuklarda görülmektedir. Kızamık çocukların okul hayatında veya erişkinlerin iş hayatında oldukça sıkıntı yaratacak bulaşıcı bir hastalıktır.
Kızamık ayrıca bazı yan hastalıkları da tetikleme özelliğine sahiptir. İshal, orta kulak iltihabı, akciğer ve gırtlakta iltihaplanmalar ortaya çıkarabilir. Kızamık direnci zayıf olan bebeklerde ve hamile kadınlarda tehlike teşkil eder. Hatta ölüme bile sebebiyet verebilir. Kızamık eğer gerekli aşı tedbirleri alınmazsa salgın halinde yayılabilir.
Eritema İnfeksiyozum
Etken Parvovirüs B19 dur. Kemik iliğinde eritroid seri öncüllerini etkiler. Fetal infeksiyonlar hidrops fetalis yapabilir. En sık 5-15 yaşlarında görülür (erişkinlerde de görülebilir). Baş ağrısı (%20), ateş (%20), boğaz ağrısı (%15), kaşıntı (%15), burun akıntısı (%10), karın ağrısı (%10), artralji (%10) olabilir. Tanı klinik ve seroloji ile konur. Çocuklarda salgınlar yapar hafif ateşsiz eritemli bir döküntüdür. Yanaklarda göze çarpan eritem (tokatlanmış yüz görüntüsü) ve sönüp yenilenen deri kızarıklığı ile nitelenir. Dantel benzeri yaygın raş olabilir. Güneş ışığında artar öldürücü değildir.
Oral Kıllı Lökoplaki
Tüylü lökoplaki, bazen oral tüylü lökoplaki olarak adlandırılır ve Epstein-Barr virüsü (EBV) ile enfeksiyon sonucu oluşur. EBV ile enfekte olduktan sonra virüs ömür boyu vücudunuzda kalır. Normalde virüs uyku halindedir, ancak eğer bağışıklık sistemi hastalıktan veya bazı ilaçlardan zayıflarsa, virüs yeniden kıllanabilir ve bu da kıllı lökoplaki gibi durumlara neden olabilir.
HIV / AIDS’li insanlar özellikle kıllı lökoplaki gelişebilirler. Antiretroviral ilaçların kullanımı olguların sayısını azaltmış olsa da, kıllı lökoplaki hala bir takım HIV pozitif kişileri etkilemektedir ve HIV enfeksiyonunun ilk belirtilerinden biri olabilir. Ağız kıllı lökoplaki görünümü aynı zamanda antiretroviral tedavinin başarısız olduğunun bir göstergesi olabilir.
Hiv Enfeksiyonu
HIV ("Human Immunodeficiency Virus", insan Immun Yetmezlik Virusu) infeksiyonu, etken virüsün etkisiyle bağışıklık sisteminin giderek baskılandığı kronik bir infeksiyon hastalığıdır.
Hastalığın etkeni olan virüs (HIV), lentivirus ailesine mensup bir retrovirüstür. Retrovirüsler, tek sarmallı RNA içeren zarflı viruslardır. Reverse transkriptaz enzimi aracılığı ile genetik materyellerini çift sarmallı DNA'ya çevirip konakçı kromozomuna integre etme özelliklerine sahiptir.
İnsan lenfositlerinin yüzeyinde, hücre aktivitesi ve fonksiyonunda rol alan spesifik glikoproteinler mevcuttur. CD4 hücre yüzey antijeni taşiyan lenfositler, immunolojik reaksiyonlara yardim eden hücrelerdir. CD4 + lenfositler ayni zamanda HIV infeksiyonun primer hedefleridir. HIV infeksiyonun seyri boyunca CD4 +T hücre sayisi giderek azalir buna bağli olarak da AIDS için karakteristik firsatçı infeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkar.
Virüs alındıktan sonra hastalık belli evrelerle seyreder.
I. HIV INFEKSİYONUNUN KLİNİK SEYRİ
HIV infeksiyonunun doğal seyri yedi evreye ayrılarak incelenmektedir.
1. Virüsün bulaşması
2. Primer HIV infeksiyonu ( Akut HIV infeksiyonu )
3. Serokonversiyon (Antikor oluşmasi)
4. Asemptomatik Dönem
5. Erken Semptomatik Dönem
6. Geç Semptomatik Dönem ( AIDS )
7. İleri Evre