Alerji bağışıklık sisteminin anormal bir yanıtı olarak tarif edilebilir. Vücudumuzda kanda bulunan İmmunglobin adı verilen savunma maddelerinin, vücuttaki yabancı maddeleri tanıyarak, onların zararlı etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik görevleri vardır. Alerjisi olan bireylerin bağışıklık (immün) sistemi çevredeki polen, küf, hayvan tüyleri gibi genellikle zararsız olan maddelere (alerjen) karşı aşırı bir reaksiyon geliştirir. Alerjen (alerjiye neden olan maddeler) ile karşılaşan normal bireylerde bu yanıt kontrol altındadır.
Alerji, benzer koşullarda başka insanlara zarar vermeyen maddelere karşı vücudun gösterdiği aşırı bir duyarlılıktır. Her dört kişiden birinde yaşamlarının bir döneminde alerjik hastalıklar görülmektedir. Anne veya babası alerjik olan kişide herhangi bir şeye karşı alerji gelişmesi riski %30, hem anne hem de babası alerjik olan kişilerde ise bu oran % 50-60’a çıkmaktadır. Genetiğin yanında hava kirliliği, endüstriyel kimyasal maddeler, sigara dumanı ve enfeksiyon gibi faktörler de alerji gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Yaşam şekli ve çevresel farklılıklara göre de alerjik hastalık gelişme oranları değişmektedir.
Bazı kimselerin vücutları bir takım maddelere soluyarak, yutarak veya deri teması yoluyla maruz kaldığında (polen, yiyecekler, güneş gibi)tepki gösterir. Bu maddeye/maddelere alerjen, vücut tarafından gösterilen tepkiye ise alerjik reaksiyon denir. Alerjik reaksiyonda vücut immunglobulin E (IgE) adı verilen özel bir tip antikor üretmeye başlar. IgE alerjen ve mast hücresi başta olmak üzere dokuda ve kanda bulunan özel hücrelere bağlanır. Mast hücrelerinden (insan savunma hücresinde görevli bir hücre) histamin ve birçok madde salınır ve bu maddeler alerji semptomlarının (döküntü, kaşıntı, ağız burun akıntısı gibi) gözlenmesine neden olur.
Alerjik reaksiyonlarda en sık gözlenen belirtiler şöyle sıralanabilir:
• Gözlerde kaşıntı sulanma ve kızarıklık
• Burunda kaşıntı, akma
• Deride kızarıklıklar, kabarıklıklar ve kaşıntı
• Yorgun ve/veya hasta hissetme
• Öksürük
• Hırıltılı solunum
Alerjenler solunum yolu ile alındığında burun mukozasında mukus oluşumunda artış ve enflamasyon (yangı) gelişebilmektedir. Buna bağlı burun akıntısı, kaşınma ve hapşırma gibi belirtiler gözlenir. Gözlerde sulanma, batma ve kaşıntı da bu duruma eşlik edebilir. Alerjik reaksiyonlar sırasında astım da tetiklenebilmektedir. Alerjen solunup akciğerlere ulaştığında ise gelişen şişmeler nedeniyle nefes almada güçlük yaşanabilmektedir. Tüm astım atakları alerji sebebiyle olmasa da birçok astım hastasında alerji önemli bir rol oynamaktadır.
Gıdalar ile gelişen alerjilerde bulantı, kusma, ishal ve karında kramp şeklinde ağrılar eşlik edebilmektedir. Bebeklerde izlenen inek sütü alerjisinde barsak ve mide şikayetlerinin yanı sıra egzama gibi deri lezyonları da gelişebilmektedir. Arı sokması veya diğer böcek ısırıkları sonrası gelişen alerjik reaksiyonlarda genellikle lokal şişlik, kızarıklık ve ağrı gözlenebilmektedir.
Bir kişide neden alerjik reaksiyon geliştiği tam olarak cevaplanamamaktadır. Ancak genetik ve çevresel faktörlerin alerji gelişme riskini etkilediği bilinmektedir. Alerji her yaş grubu ve cinsiyette ortaya çıkabilir. Çocukluk yaş grubunda daha çok gıda alerjileri, alerjik egzamalar ön plandayken yaş ilerledikçe alerjik burun ve göz nezlesi görülmekte ve bunlara astım eşlik edebilmektedir. İlaç alerjileri ve mesleki alerjiler de erişkin dönemde daha sık görülmektedir.
Anafilaksi nedir?
Alerjik belirtiler hafif, orta veya şiddetli şekilde ortaya çıkabilir.
Anafilaksi hızlı gelişen ve ölüme neden olabilen ciddi bir alerjik reaksiyondur.
Semptomlar tüm vücutta izlenir:
• Soluk almakta güçlük
• Hırıltılı solunum
• Ses kısıklığı
• Boğazda takılma hissi
• Tüm vücutta kızarıklık
• Kabarıklık ve kaşıntı
• Elde, ayaklarda ve dudaklarda karıncalanma hissi
• Kan basıncında (tansiyon) düşme gözlenen bu belirtiler arasındadır.
Tüm bu bulgular hayatı tehdit edici olabilir. Bu sebeple anafilaksiye anında eve doğru müdahale edilmesi çok önemlidir.
Alerjik deri hastalıkları en sık rastlanan deri hastalıklarıdır. Bunlar arasında serum hastalığı, Quincke ödemi, kurdeşen, egzema, kontakt dermatit sayılabilir. Alerjik deri hastalıklarının sebebini bulmak oldukça güçtür. Bu amaçla hasta ve çevresi çok iyi araştırılır. Çeşitli deri testleri yapılır. Gerekirse hasta bulunduğu çevreden bir müddet uzaklaştırılır. Alerjiye sebep olan amil bulunmaya çalışılır. Bu amiller; çiçek tozları, çeşitli besin maddeleri, ev tozları, bazı ilaçlar, barsak parazitleri olabilir. Alerjik hastalıklarda irsiyetin, vücut yapısının ve asabi durumun yani psikolojik sebeplerin de rolü büyüktür.
Derinin bu hastalıklarının dışında; çeşitli dahili hastalıkların derideki tezahürleri de söz konusudur. Mesela şeker hastalığında, deride çeşitli belirtiler görülür (kurdeşen, kan çıbanları, gangren gibi.) Ayrıca derinin kötü huylu ve iyi huylu urları da söz konusudur. Deri kanseri, bütün kanserler içinde en az kötü olanlarıdır. Tam tedavileri de mümkündür.
Deri hastalıklarının çeşidine göre, deride değişik türlerde hastalık elemanları görülür. Bunlar arasında; kaşıntı izleri, papül (küçük deri kabartısı), püstül (irinli kabarcık), çıban, ülser, tüberkül (sivri deri çıkıntısı), eritem (kızarıklık), hiperpigmentasyon (derinin renginin artması), hipopigmentasyon (derinin renginin azalması), deskaamasyon (derinin dökülmesi), kabuklanma ve urlanma sayılabilir. Bir deri hastalığında bu elemanlardan biri veya birkaçı birarada da bulunabilir. Deri hastalıklarının teşhisi kolaydır. Kesin teşhis için gerektiğinde hasta kısımdan parça alınıp, patolojik incelemeye tabi tutulur. Tedavileri her zaman kolay olmayıp, hastalığın cinsine göre değişiklik arz eder.
Alerjik deri hastalıklarında dermatolojik muayene sonrası gerekli laboratuvar testlerinin yanı sıra “prick test” ve “patch (yama)” test yöntemleri kliniğimizde uygulanır, değerlendirilir. Sonuçlar hastanın yaşam koşulları ile karşılaştırılır, korunma tedavisi olan çözümler üretilir.